Senem Demir Mert'den 35 gündür haber yok.. .... Günlerdir durmak bilmeyen telefon, bir kez daha çaldı. Bugün kaçıncı kez olduğunu hatırlamadığı tekrarda, yine aynı ses tonuyla, aynı şeyleri anlatacaktı. Uzun uzun ve çoğu anlamsız gelen sorulara kısa ve bezgin cevaplar verecekti. ‘’Evet’’ diyecekti ‘’hayır’’ diyecekti ‘’yok’’ diyecekti ‘’amin’’ diyecekti. Telefonu kapar kapamaz kimin aradığını unutacaktı hatta... Başının uğultusu, gözlerinin önündeki gri duman ve koca dünyanın lüzumsuzluğuyla baş başa kalacaktı yine. Aynı düşündüğü gibi oldu. Akrabalardan biriydi arayan.’’ Haber yok mu? ‘’ diyordu. Ahlıyor vahlıyor bir yandan, diğer yandan ‘’oraya da bakın, buraya da gidin, onunla da konuşun’’ diyordu. Herkes o kadar engin bilgiye sahipti ki, şaşırmak için gücü kalmış olsa şaşırabilirdi. Günlerdir herkese söylediklerini tekrarladı. Tabii haber verecekti, tabi hemen arayacaktı. Öpüşmeler, kendine dikkat etmeler, selam göndermelerden sonra bu da geçti.
Yüzlerce yıl ara vererek sürdürdüğüm yayın hayatıma, kaldığım yerden devam etme kararı aldım. Zira yine, çizmediklerimin, yazmadıklarımın beni çatlatacağı safhaya gelmiş bulunuyorum. Duygu durumumda bir değişiklik var mı? Yok tabii ki. Bu böyle gider artık... Medeni durumumda, ekonomik durumumda, sağlık durumumda var mı? Yine yok! Değişiklik; yaşadıklarımda, gördüklerimde ve düşündüklerimde. Yaşamayı hiç düşünmediklerimde... Bir 40 yaş havası esmeye başladı örneğin, son yazımdan bu güne geçen zamanda. Bir çok yeni şeyi de beraberinde getirdi. Ölüme inanmamak, hatta dönüşümün bir parçası olmaktan huzur bulmak gibi... Yaşamı mutlaka sorgulamak, fakat çok da şe'yapmamak gerektiğini anlamak gibi. ''İnsanlık ne kadar büyük bir güçle ödüllendirilmiş ^zeka'' ile'' diye düşünürken evvelde, o büyük gücün öyle aman aman bir halt olmadığının farkına varmak gibi. Herkesin yaptığını ettiğini, ''bu doğr