Ana içeriğe atla

Kayıtlar

90 DAKİKA

Senem Demir Mert'den 35 gündür haber yok.. .... Günlerdir durmak bilmeyen telefon, bir kez daha çaldı.  Bugün kaçıncı kez olduğunu hatırlamadığı tekrarda, yine aynı ses tonuyla, aynı şeyleri anlatacaktı. Uzun uzun ve çoğu anlamsız gelen sorulara kısa ve bezgin cevaplar verecekti. ‘’Evet’’ diyecekti ‘’hayır’’ diyecekti ‘’yok’’ diyecekti ‘’amin’’ diyecekti. Telefonu kapar kapamaz kimin aradığını unutacaktı hatta... Başının uğultusu, gözlerinin önündeki gri duman ve koca dünyanın lüzumsuzluğuyla baş başa kalacaktı yine. Aynı düşündüğü gibi oldu. Akrabalardan biriydi arayan.’’ Haber yok mu? ‘’ diyordu. Ahlıyor vahlıyor bir yandan, diğer yandan ‘’oraya da bakın, buraya da gidin, onunla da konuşun’’ diyordu. Herkes o kadar engin bilgiye sahipti ki, şaşırmak için gücü kalmış olsa şaşırabilirdi. Günlerdir herkese söylediklerini tekrarladı. Tabii haber verecekti, tabi hemen arayacaktı. Öpüşmeler, kendine dikkat etmeler, selam göndermelerden sonra bu da geçti.
En son yayınlar

EVRİM...

Yüzlerce yıl ara vererek sürdürdüğüm yayın hayatıma,  kaldığım yerden devam etme kararı aldım. Zira yine, çizmediklerimin, yazmadıklarımın beni çatlatacağı safhaya gelmiş bulunuyorum. Duygu durumumda bir değişiklik var mı?  Yok tabii ki. Bu böyle gider artık... Medeni durumumda, ekonomik durumumda, sağlık durumumda var mı? Yine yok! Değişiklik; yaşadıklarımda, gördüklerimde ve  düşündüklerimde. Yaşamayı hiç düşünmediklerimde... Bir 40 yaş havası esmeye başladı örneğin, son yazımdan bu güne geçen zamanda. Bir çok yeni şeyi de  beraberinde getirdi. Ölüme inanmamak, hatta dönüşümün bir parçası olmaktan huzur bulmak gibi... Yaşamı mutlaka sorgulamak, fakat çok da şe'yapmamak gerektiğini anlamak gibi. ''İnsanlık ne kadar büyük bir güçle ödüllendirilmiş ^zeka'' ile'' diye düşünürken evvelde, o büyük gücün öyle aman aman bir halt olmadığının farkına varmak gibi. Herkesin yaptığını ettiğini,  ''bu doğr

UZAYAN CÜMLELER-1

... Nasılsa  kimsenin dinlemeyeceğini bilerek,  şarkılar söylemenin özgürlüğü gibi...  Belki kimsenin okumayacağı,  okuyanın da anlamayacağı yazılar yazıp  orta yere bırakmanın rahatlığı gibi...  İstediğini, istediğin gibi söyleyerek  kimi kıracağını düşünmeden arsızca talep eden olmanın  vurdumduymazlığı gibi... Herkese,  o bekledikleri her neyse  bir daha asla gelmeyecek olduğunu söyleyivermenin  kalpsizliği gibi...  Bir uçtan diğer uca yön değiştirmeden gidenin her zaman  '' doğru''  olmadığını fark etmenin şaşkınlığı gibi...  Her ''hayır'' da bir vazgeçiş olduğunu kabul etmenin  olgunluğu gibi ... uzun cümleleri aklımda tutmaya çalışmanın, çalışmaktan daha iyi geldiği günlerdeyim. . . . Hiç açılmamış kapıları görüp bilip de  neden hiç merak etmediğimi merak ettiğim günlerde... . . . En yalansız bildiğim kelimeleri yalanlayan,  derin sessizliklerde  midemin bulantısını zapt edemediği

YAŞLANIYORUM...

        Birden değişiyor sanki her şey.  Yavaşlıktan şikayet ederken, değişenin hızı şaşırtıyor...  Şaşırmaktan usanıyor ve hatta  usanmaktan usanıyorum...  Her gün yeni birilerini tanımak isterken, bir de bakıyorum  yıllardır tanıdığımı zannettiklerimi tanıyamamışım... Yalnızlık ne kadar ukala, yoksa bana mı böyle davranıyor ... Çözemiyorum.        Rastlantıların hikayesi büyülüyor şu ara beni.  Güvenimi sınıyorum. Yüzümü kara çıkartmazsa sevinebilirim. Güvenmemem gerekenleri bilip onları ayırıyorum nasılsa. Güvenmemek konusunda bir fikrim yoksa güvenebilirim.  Sürprizlerin kapılarını açık bırakıyorum ve tuhaf esintiler geliyor anlamlandıramadığım...  Neyi neden yaptığımı pek sorgulamıyorum şu ara.  Yaşar gibi yapıyorum. Hipnoz olmayı deniyorum mesela, tabii olamıyorum.  Manik bir ses '' rahatla rahatla rahatla'' diyor sürekli.  Hipnoz olamayan yanım cevap veriyor '' bu ne zorlama bir ses, sıkıysa sen rahatla'' !!

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ilelebet payidar kalacaktır

... İtiraf sayılabilecek bir açıklama yapmak icabetti içimde bir yerlerde.  Bu blogu oluşturmaktaki öz amacım şuydu;  Bir şeyler anlatma ihtiyacımı karşılamak fakat, tam da her şeyi olduğu gibi anlatmadan  anlaşılabilir olmaktı.  Yani  yorum almak, eleştiri duymak, konu açmak, sohbet etmek ve  hiç tahmin edemediğim yerlerde, konularda, tanımadığım insanlarla sanal geziler yapmaktı.  Ne manasız bir amaçmış. 17 nisan 2017 de anladım... ''Özgürlüğünü, geleceğini garanti altına alan sistemden benim için vazgeçer misin'' diye sorana,  ne dediğini anlamadan,   -Evet - diyebilenlerle yaşıyormuşum.  En anlaşılır halde  neyi neden tercih etmek gerektiği alenen yazıldığı çizildiği, her yerde izahat bulunduğu halde;  anlaşılmayı beklediğim memleketimde koca bir güruh  ''anlamak'' kelimesinin dahi anlamını bilmiyorken  ben neyi umut etmişim...  Ne yazık etmişim kendime...   Bak bak sen;  anlatma ihtiyacını karşılaya

KADINLAR, ERKEKLERDE NELERİ ŞIK BULUR ? ...

Merhaba beyler Kadınlar için derlediğim, sizin gözünüzden ''şıklık detayları'' konusunu;  kadınlara da sizin şıklığınızı sorarak tamamlamam gerekiyordu.  Bu iki basamaklı konunun size de bize de kolaylık sağlayacağını umarak  devam ediyorum ;) 700 kadına sordum,  7700 cevap aldıktan sonra herkes sıkıldı kapattık konuyu,  dedikoduyla geçtik :) Herkesten başka başka beğeniler,  ilginç detaylar,  birinin beğendiğine diğerinden iğrenmeler... O kadar çok başlık çıktı ki derleyip toplayıp özetlemek epey zaman aldı. Yalnız başlarken şunu söylemem gerekiyor ki, işiniz zormuş gerçekten beyler ! Zira kadınların şıklık anlayışları yaşlarına göre,  medeni hallerine,  yaşadıkları şehre,  mesleklerine,  hatta hobilerine göre inanılmaz farklılık gösteriyor. Birlikte olduğunuz kadının gözüne hoş görünmek gibi bir kaygınız varsa,  O'nun hayatının evrelerini iyi analiz edip  ona göre tarz belirlemeniz yorucu olabilir  fakat denemeye değer ;) Bü